Bugün size son bir kaç gün içerisinde iki Katarlı bayan ile aramda geçen konuşmalardan – isim ve çok detay vermeden tabi – bahsedeceğim. Birbirlerinin tam zıttı olan iki değişik karakter. Birbirleri arasındaki yaş farkı sadece 2. Birinin sırf expat dolu bir ülkede lokal olduğu için deli cesareti varken diğeri ayakları üzerinde durabilmek için çabalıyor.
1. Hikaye: Param var, cesaretim var ve başka hiç bir şey umrumda değil
Şirkette ve ülkede Katarlı gençlerin kendilerini geliştirmeleri ve istihdamı arttırmak için yapılan bir program olan Katarizasyon programı dahilinde genc yaştaki öğrenciler bir süre şirkette eğitime tabi tutuluyorlar ve ögrencilerin şirketi tanımaları sağlanıyor. Sonrasında da stajyer olarak departmanlara dağıtılıyorlar ve 22-23 yaşlarında hepsi birer iş sahibi oluyorlar. Çoğunun burnu kalkık, kurallara uymayı sevmiyorlar ve deli cesaretleri var. İşe alındıklarında doğal olarak düşük pozisyonlarda olmuyorlar ve ofiste pek görünmeseler de benim neredeyse 10 yıllık tecrübem ile geldiğim pozisyonlara getiriliyorlar.
Bizim departmana da piyangodan 20 yaşında bir kadın çıktı geçen günlerde. 20 yaşındaki bu genç, kendisine şirket tarafından verilen laptopu ofise getirmemiş. ‘İlk gün işime yaramaz diye düşündüm’ diyen genç kadın, kendisine ilk iş olarak insan kaynaklarına gidip “Ramazan ayında neden 5 saat değil de 6 saat çalışıyoruz?” diye şikayet etmeyi görev edindi. Günün yarısı diğer binaya gidip insan kaynaklarını aramasıyla geçerken, geri kalan 1 saati dua izniyle, kalan saatler de masada manikür yapmasıyla geçti. Verimli çalışma sistemi diye buna derim ben 🙂
Sonradan öğrendim ki, bu Katarizasyon öğrenci grubu işi genişletip CEO’ya kadar çıkmışlar. Dua saatleri 1’den 2’ye çıksın, Ramazan ofis saatleri de 6’dan 5’e düşsün diye. Pek de başarılı olamamışlar anlaşılan.
‘Bizim zamanımızda’ ile başlayan cümleler kurmak istemiyorum ama ben mezun olduğumda bana üstlerimden biri ofisten çıkabilirsin diyene kadar kalıp kendimi gösterme, iyi bir yerlere gelme hevesinde olurdum. Bırakın CEO’yu, bir üstümle bile konuşurken çekinirdim. Düşünüyorum da acaba gençleri bu hale getiren bunca expatın arasında lokal olmaları mı, “çalışmasam da olur, nasıl olsa zenginim” bakış açısı mı, yoksa jenerasyon farkı mı. Türkiye’de de bu günlerde aynı durum var mı mesela?
Bu genç kız yaptığı işi öğrenmeden benimle aynı maaşı alıp altındakilere bel bağlayacak ve evlenip, sınıf farkını anlasın diye her yere giderken pijama giydirdigi Malezyalı bakıcısına 3-4 çocuğunu bırakarak alışveriş merkezlerine ve güzellik salonlarına gidip duracak.
Bu hikayenin kahramanı genç stajyer kızımız bir daha ofise gelmedi, gören ya da kendisinden haber alan da yok.
2. Hikaye: Param var, akıllıyım ama para her şeyi çözmüyor
Ayakları üzerinde duran güçlü Katarlı kadına gelirsek;
Bugün başka bir Katarlı iş arkadaşım ile müşteri ziyaretine gittiğimizde ilk kez bir Katarlı ile oldukça yakın bir şekilde konuşma fırsatı edinmiş oldum. Bana eski aşkından, erkek arkadaşının onu devamlı aldatmasından ve sırf onunla evlenebilmek için yabancılarla evlenebilme komitesine başvurduğundan bahsetti. Komite, bayanın sundugu erkeğin ailesini, parasını pulunu, çocuğuna bakıp bakamayacağını, ailesine davranışını, kısacası her şeyini araştırıyor ve Katarlı bayanın onunla evlenip evlenemeyeceğine karar veriyor. Yani hayatınız komiteye bağlı! Oldu da komite onayladı, evliliğin ancak 10. yılından sonra erkek Katar vatandaşlığına başvurabiliyor.
Bu bayanın söylediklerine göre başka ülke vatandaşlarıyla evlenen Katarlı bayanların ve kimle evlenirse evlensin tüm Katarlı erkeklerin maaşları evlendikten sonra 3 katına çıkıyormuş. Katarlı bayanlar 17-18 yaşlarında – orta okuldan hemen sonra – evlenip çocuk yaparken erkeklerin evlenme yaşı 21-22’ymiş. Katarlı erkekler oldukça tutucuymuş, kadınlarının markete gitmelerine bile izin vermedikleri oluyormuş.
Gelin görün ki Katar’da kadınların evlenmeyip ayakları üzerinde duranlarının ve çalışanlarının sayısı artmakta. Ramazan’da diğer körfez ülkelerinden gelen ziyaretçilerine gecelik 12.000 TL’ye penthouse tutmaktan kaçınmıyorlar, Banana Island’daki otele gizlice yiyecek içecek sokuyorlar, sahura kadar playstation oynayıp tatilde de Japonya’ya gidiyorlar. Japonya için biraz pahalı, otelden markete gidiş için taksiye 200 USD veriyoruz diyorlar ama hava geç aydınlandığından sahuru da geç yapabiliyorlar – bu nedenle Ramazan’da Japonya tercih sebebi.
Altlarında Range Roverlar, yanında başka milletten biri oturuyorsa arabayı Katarlı gibi sürmüyorlar ve ‘saygı duyuyorum yanımdakine bu yüzden’ diyorlar. Arabayı ters yöne park ettiğindeyse ‘burada biraz Katarlı davranabilirim’ diye de açık açık söylüyorlar.
Kısacası dinin ayakları üzerinde duran kadınlara kısıtlama getirmediği, aksine onları geliştirmeye çalıştığı bir ülke burası. Bu kız belki şanslı diye kendi ayakları üzerinde durabiliyor, belki bilmediğim birçok şikayeti var ama şu kısa muhabbetimizde kadının burada bile güçlü olabileceğini görmek ve bir Katarlının bana ‘sonunda benim gibi düşünen biri daha var’ demesi beni nedense gururlandırdı.
Merak edenleriniz vardır, bu bayanın da ofisteki hali diğeri gibi mi diye.. Satış işini bahane edip müşterilerle görüşmeye gittiğini söylüyor ve ofise pek uğramıyor. Müşterilerin yanında da çok profesyonel ve bilgili olduğunu söyleyemem ama en azından kendi yolunu bulmuş ve şikayet ederek değil kendi yolu ve yöntemiyle iş hayatına devam ediyor.
Katarlı kadınlarla evlenmek isteyenleriniz var. Onları sırf kapalılar diye Türkiye’deki bazı kadınlara benzetmeyiniz çünkü aradaki fark hem kültür, eğitim hem de bakış açısından çok fazla.
Hiç bir Katarlı kadın erkeğine maddi olarak bakmaz ve kendisini kullandırtmaz. Bu da demektir ki evleneceğiniz kadından daha zengin olmalısınız. Aileye ve hatta çocuklara bakabilmek, meclislerde yer alabilmek saygınlık ve para konusu. Binlerce kişinin davet edileceği, telefonların içeriye sokulmadığı düğünler yapabilmek zorundasınız.
Ve unutmayın Katarlılar zengin olduğu gibi eğitme de çok önem veriyorlar – Amerika’da Londra’da yüksek lisanslarını yapıp ülkelerine dönüyorlar. Bu kadar sıkı aile ve ülke bağları olmasa ve yabancıyla evlenmek isteseler zaten hiç geri dönmezler değil mi?
Edit 1:
Zaman geçtikçe eski yazılarıma dönüp bakıyorum ve yazdıklarımın üzerine edindiğim tecrübelerimle ve dışarıdan gelen yorumlarla yazılara ekleme/çıkarma yapıyorum. Bu yazımı okuyan bir bey, benim yazımda bahsettiğim bayanlar kadar olamadığımı ve kendimi ne sandığımı yazmış yorum olarak. Elinde olsa kalkar Katar’a gelirmiş.
Kendime önce sordum acaba başka anlamlar mı çıkıyor bu yazıdan veya bloğumda yazmış olduğum diğer yazılardan diye ama 2-3 kez daha okuyunca ülkemin edep/adap bilmeyen, eğitimsiz mantıksız (ki yazdıklarımı anlayamamış), ve saldırmaya aç grubundan birisi için değerli vaktimi harcadığımı farkettim. Kendime sorduğum ikinci soru, eğer bu canlı kalkıp buraya gelememişse ben mi onun zafiyet ve eksikliğinden sorumluyum, günah keçisiyim? Unutmayın, eğitimsiz, hayatında birçok eksik olan, aç ve sıkıştıkları kutudan çıkamayan canlılar saldırmaya meyillidir. Köpeği bile 1 hafta dışarı çıkarmadan bir kutuya koysanız çıkardığınızda vahşileşir.
Ama sonradan anladım ki bu problem büyük, bu problem kişisel değil. Ve üzülüp bu notu yazmayı istedim. Sorgulayamayan ve ona buna anlamadan etmeden saldıran canlılara diyeceğim şudur ki: Bu blogda ne ne kadar para kazanıp nerede yaşadığım, ne de buralara nasıl geldiğim var. Burada sadece yaşadıklarım ve kişisel görüşlerimi ve yaşadıklarımı yazıyorum. Bunları birer tavsiye olarak alır, eğlenmek için ya da meraktan okursanız başım üstünde yeriniz var. Fakat yazdıklarıma kafanız basmıyor ve sizi saldırmaya yöneltiyorsa blogumu da okumayın lütfen.
Edit 2:
Yukarıdaki yabancıyla evlenen Katarlı kadınlara yapılan yardımlar konusunda yazdıklarıma açıklık getirmek isterim:
Katarlı biriyle evlenince vatandaşlık veya pasaport almıyorsunuz. Katarlı eşinize gelince, bu tarz yardımlarda herkese aynı sistem uygulanmıyor. Katarlı’nın geldiği kasta/kabileye/aileye, eğitim sisteminize vs. gibi şartlar işin içine giriyor. Yardım almayı bırakın evlilik için onay almak bile oldukça zor. Genel olarak, “normal” Katarlılara verilen, ücretsiz sağlık sistemi ve devlet okullarında eğitim.
Eğer bu yardımlara hak kazanırsanız da devlet Katarlılara para değil hisse veriyor (600.000 QR) ve bunun %75’inin devlete geri ödenmesi gerekiyor. Arazi verdiği durumlarda da evlilikten 1 yıl sonrası için bunu alabiliyorsunuz ve üzerine kendi paranızla ev kurmanız gerekiyor.
harıka bır yazı ama yetersız ….
BeğenBeğen
çok güzel bir yazı tebrikler. tanışmak isterim
BeğenBeğen
çok ıyısın dostum devamını beklıyoruz
BeğenBeğen
Genel anlamda açıklama yapmadiniz sadece kendi yasadiklarinizi anlattin iz bunlar turkiyede cokoluyor
BeğenBeğen
Merhabalar. Katar da yaşayan biri olarak yazınızı açıklayıcı buldum. Tesekkur ederiz.
BeğenBeğen
Cok tesekkurler 🙂
BeğenBeğen
merhabalar katarda yaşayan ve katarlı bir bayanla evli olan ilk türk olarak yazınıza aynen katılıyorum
BeğenBeğen
Katar hk araştırma yaparken bloğunuzu gördüm ve çok işime yaradı• Eşimle oraya gitme ihtimalimiz epey fazla ve ben de biraz ürküyorum• Yazılarınız epey fikir verdi çok teşekkür ederim 🙏
BeğenBeğen