
Merhaba 2017!
Yine uzun zamandır yazamadım. Bu sefer çok gezmekten değil, başka bir blog daha yazmaya başlamış olmamdan. Bu yazımda size 2 haftalık Avustralya tatilimizden ve bu 2 haftaya Sydney, Uluru (Ayer’s Rock) ve Cairns’i (Great Barrier Reef) nasıl sığdırdığımızdan bahsedeceğim.
Avustralya – diğer adıyla Down Under, güney yarım kürede yer alan bir ada ülkesi. Öyle haritada ufak durduğuna bakmayın, ülke toprak bakımından Rusya, Kanada, Çin Halk Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri ve Brezilya’dan sonra 6. en büyük ülke, ve doğal olarak da herşeyi 1-2 haftada gezip görmeniz imkansız. Eyaletler New South Wales (Sydney), Tasmania, Queensland (Cairns ve Great Barrier Reef), Northern Territory (Uluru – Ayer’s Rock), Bati, Guney Avustralya ve Victoria olarak isimlendiriliyor. İngilizlerce sömürgeleştirilen ülkede dünyanın her yerinden insanlar yaşamakta.
Biz önceliklerimizi göz önünde tutarak 2 hafta için aşağıdaki gibi bir plan yaptık. Zamanımız kısıtlı olduğu için eyaletlere uçarak geçmeyi tercih ettik fakat siz farklı rotalar için araç kiralamayı da düşünebilirsiniz.
- 4 gün – Sydney (New South Wales)
- 1 gün – Uluru ya da Ayer’s Rock (Northern Territory)
- 1 gün – Alice Springs (Northern Territory)
- 4 gün – Cairns (Queensland)
Avustralya Vizesi:
Avustralya Türk vatandaşları için vize istiyor. Eğer GCC bölgesinde oturum yapıyorsanız riskli ülkelerden başvurduğunuz için vizenizi almanız biraz uzun sürebilir. Benim Katar’dan toplamda 600 QAR civari verdigim ve online olarak başvurmuş olduğum vizem 3 ay içerisinde çıktı. Vize başvurusu için şuradan bilgi alabilirsiniz.
Sydney:
Avustralya’nın en popüler şehri olan Sydney, dünyanın en yaşanılır ve en pahalı şehirlerinden. Özellikle Aralık ayı sonunda yeni yıl kutlamalarına katılmak isteyen turistlerle dolup taşan şehirde aynı zamanda yaz ayları da başlamış oluyor. Sokaklarda Noel ağaçları, kısa kollu Santa kıyafeti giyenler, konserler ve etkinlikler ile Aralik ayı tam da ziyaret edilmesi gereken ay.
Sydney ile ilgili en gözümüze çarpan, şehrin ziyaretçilerine plajlardan parklara ve müzelerden çeşitli restoranlara kadar her türlü imkanı sunması oldu. Plaja mı gitmek istiyorsunuz? Bondi, Manly veya Coogee Plajına gidip gününüzü geçirebilir hatta sörf bile yapabilirsiniz. Bir pazar günü pikniğe gidip havanın tadını mı çıkarmak istiyorsunuz? Royal Botanic Gardens ya da Chinese Garden of Friendship’e doğru yol alın. Şehri keşfetmek ve biraz da alışveriş yapmak mı istiyorsunuz? O zaman Sydney Opera House, The Rocks ve Darling Harbour’u keşfe çıkın.
Eğer siz de Aralık ayında şehri ziyaret ediyorsanız Martin’s Place’deki kocaman Noel ağacının önünde fotoğraf çektirmeyi, St Mary’s Cathedral’deki Noel korosunu dinleyip ardından da kilisedeki mükemmel ışık şovunu izlemeyi unutmayın.
Sydney’de diğer Hristiyan ülkelerin aksine yeni yıl kutlamalarının heyecanı Noel’den daha hissediliyordu ama biz 2017’ye Sydney’in havai fişeklerinin altında girmektense, alışılanın aksine Great Barrier Reef’te denizin ortasında geçirmeyi planlamıştık bile.
Kurallar Kurallar:
Sydney’de ve Avustralya’nın genelinde halka açık yerlerde uymanız gereken birçok kural var. Park ve plajlarda sigara içmek, alkol almak ve tasmasız köpek gezdirmek yasak. Eğer sigara içiyorsanız tatile gitmeden paketlerinizi yanınızda götürün çünkü bir paket sigara 25 AUD’ye satılıyor. Tüketimi azaltmak için sigara paketleri dükkanlarda açık yerlerde gösterilmiyor ve tazgah altından satış yapılıyor.
Ne Kadar Harcarım:
Sydney oldukça pahalı. Barlarda alkollü içecekler 8 AUD (0,3 lt bira) ve 10 AUD (1 kadeh şarap) arasında. Normal bir restoranda fish and chips yemek isterseniz fiyatlar 20 AUD’den başlıyor. Fish and chips demişken, Sydney’de İngilizlerin etkisi çok fazla. Akşamları sokaklarda kısacık elbiseyeleriyle klüplere giden kızlar ve sarhoş olup sokakta gelen geçene laf eden sarhoş cocuklar bana Londra caddelerini hatırlattı.
Şehir, oldukça düzenli ve modern. Gökdelen işyerleri, her biri farklı tasarlanmış restoran ve kafeler ile sokaklarda kendinizi kaybetmeniz mümkün. Ama korkmayın kaybolmuyorsunuz, navigasyon ve ulaşım oldukça kolay. Taksi ve Uber’e para vermek istemiyorsanız yapmanız gereken en yakın süpermarketten bir Opal Card alıp içine 10-20 AUD koymak ve otobüs, metro ve feribot gibi toplu tasima araclarini kullanmak.
Nerede Kalınır?
Ulaşıma çok para vermek istemiyorsanız The Rocks civarında kalmanızı öneririm. Biz The Grace Hotel‘de kaldık ve Darling Harbour’a 10 dakika, feribotlara bindiğimiz Circular Quay’e ve The Rocks’in merkezine 15 dakikada yürüyebiliyorduk.
Ne Kadar Kalınır?
Sydney pahalı ama yapacak ve kesfedicek çok şey var. Bu nedenle 4 gün de kalabilirsiniz, 2 hafta da. Ben şimdi size 4 günümüzü nasıl geçirdiğimizi anlatacağım:
1.Gün:
Opal kartımızı alarak 30 dakikalık bir otobüs yolculuğundan sonra ünlü Bondi Beach’e ulaşıyoruz. Plaj büyük olmasına rağmen büyük bir alan sörfçülere ayrılmış ve öyle istediğiniz yerde yüzemiyorsunuz. Kum plajın hemen arkasında çimler var ve isterseniz burada oturup dinlenebiliyorsunuz fakat burada da sigara, alkol içmek ve hatta yemek yemek bile yasak. Biz yine de plajda bira içen ve ot çeken bir kaç kişiyle karşılaşıyoruz.
Plajın sol(kuzey) tarafındaki alanda pek bir şey yok ama güney tarafına doğru yürürseniz karşınıza Bondi Icebergs çıkacak. Bu 2-3 katlı tesisteki havuza girebilir, ya da yukarıdan içkinizi yudumlayarak mükemmel Bondi manzarasını izleyebilirsiniz. Deniz suyu ile yapılmış havuz ücretsiz ve halka açık. Hava sıcak olmadığından biz ne denize ne da havuza giremedik.
Icebergs’den çıkınca güneye doğru yürüyüş yolunu takip ediyoruz. Yaklaşık 2 saat boyunca deniz kenarından yürüyüp Tamarama ve Bronte plajlarını geçiyoruz ve sonunda hedefimiz olan The Coogee Beach’e ulaşıyoruz. 2 saat uzun olsa da bu yürüyüşü mutlaka yapın çünkü arasından geçeceğiniz Waverley Mezarlığından ufak plaj havuzlarına kadar göreceklerinizden etkilenmemeniz imkansız.
The Coogee Beach’e vardığımızda The Coogee Pavilion isimli restoran/barda yemek yiyip, terasında içkilerimizi yudumladık. Yağmur başlayınca da şehir merkezine geri döndük.

2.Gün:
Bugün Taronga Zoo‘yu ziyaret edip Avustralya’nın hayvanlarını görecektik ve çok heyecanlıydık! Taronga Zoo, Sydney’in 28 hektarlık bir alana yayılmış tek şehir hayvanat bahçesi. 4,000 çeşit hayvana ev sahipliği yapan hayvanat bahçesine Circular Quay’den feribotlar ile ulaşabiliyorsunuz.
New South Wales eyaletinde koalalara dokunmak yasak. Bu nedenle burada birkaç uyuyan koala ve kendini göstermek isteyen hayvanları görüyor ve açıkçası hayallerimiz yıkılıyor. Hayvanat bahçesinin Sydney manzarası, gördüğümüz hayvanlardan daha etkileyiciydi. Bu nedenle gitmenizi yine de tavsiye ederim.
Otele döndükten sonra hazırlanıp akşam yemeği için Opera Binası’ndaki The Bennelong Restaurant‘a gidiyoruz. Öğle yemeği , pre/post theatre, supper ve aksam yemeği menüleri sunan restorana haftalar hatta aylar öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Biz istediğimiz saate yer bulamadığımız için pre theatre menüsü aldık ve yemek sonrasında da bara geçtik. Sanıyorum hayatımda yediğim en güzel yemekti! Üstelik doğumgünü kutladığımız için bize ufak bir de pasta ikram ettiler. Sydney’de opera binasında gün batımını izlemek ve birbirinden leziz Avustralya yemeklerini tatmak harikaydı.
Eğer yolunuz düşerse pre theatre menüsünden önereceğimiz tercihler şöyle:
Başlangıç : Grilled Tasmanian Octopus
Ana Yemek : Macleay Valley suckling pig confit (eğer domuz eti yiyorsanız)
Tatlı : Five textures of Queensland mango veya chocolate çake

3.Gün:
Bu günü yürüyerek şehri keşfetmeye ayırdık. Otelden ayrılıp The Darling Harbour ve The Rocks tarafına doğru yürüdük. The Rocks’a gelmeden önceki Liman Köprüsü ve Sydney Opera Binası panoramik görüntüsü görülmeye değer.
The Rocks’ta her haftasonu bir sokak pazarı düzenleniyor ve buradan hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz. Yolu takip ederseniz karşınıza The Contemporary Art Museum çıkıyor ve sanat ile ilgileniyorsanız buraya bir göz atin derim. Bazı sergiler ücretli, para vermek istemezseniz de ücretsiz gösterimleri ve teras katının harika manzarasını kaçırmayın.
Saatler süren yürüyüşümüzün ardından opera binasının diğer yanındaki The Royal Botanical Garden’a ulaşıyoruz ve burada biraz dinleniyoruz. Parkın girişindeki ağacın etrafında dönerek dilek dilemeyi unutmayın.
Biraz enerji topladıktan sonra The Pitt Street’e alışveriş yapmaya ve ardından da Hyde Park’taki St Mary’s Cathedral’e Noel kutlamalarını izlemeye geçiyoruz.
Sydney’de açık alışveriş caddelerine ‘Mall’ yani alışveriş merkezi deniyor ve Pitt Street Mall Avustralya’nın en yoğun alışveriş merkezlerinden. Noel olduğundan sokak ışıklarla donatılmış ve sokak sanatçıları alışveriş yapanları eğlendiriyordu.
4.Gün:
Son günümüzü Manly Beach’e ayırıyoruz. Buraya Circular Quay’den 8,60 AUD tutan hızlı feribotlar ile 20 dakikada, ya da 7,50 AUD tutan botlar ile 30 dakikada ulaşabiliyorsunuz.
Feribottan inince tam karşıdaki caddeden yürüyerek plaja varabilir, yol üzerındekı sörf ve spor mağazalarından alışveriş yapabilirsiniz. Eğer açsanız sahil kenarındaki restoranlardan birinde birşeyler atıştırabilir, plajda da dinlenebilirsiniz. Manly Beach’te de sadece size ayrılmış alanlarda yüzebiliyorsunuz.
Bugün Noel gecesi olduğu için Sydney’e dönüp akşam yemeğini yemek üzere Jamie’s Italian’a gidiyoruz ve ertesi sabah erkenden Sydney’e veda edip Ayer’s Rock’a doğru yol alıyoruz. Ayer’s Rock maceralarımız bir sonraki yazımda..